Koltuk Sevdası Eleştiri Aldı

Cumhuriyet Halk Partisi’nden aday adaylığını açıklayan Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel’in iki görevinden de istifa etmemesi basın camiasında tepkilere neden oldu.

  Aday adaylığını açıklayan herkesin etik olarak bulundukları mevkilerini bıraktıklarını ifade ederek, Atilla Sertel’in seçilebilmesi mümkün bir yerden aday gösterildiği takdirde istifa edeceğini söylemesini yanlış buldular.

Meslektaşlarından Sertel’e Eleştiri

  Sertel için yapılan yorumlarda meslektaşlarının kendisini kınadığı ve hatalı bulduğu görülüyor. İşte sertel için yapılan yorumlar:

İsmail Sert: Başkan, aday adayı olurken, cemiyetin gücünü arkasına aldığının farkında olduğunu sanıyorum. Çünkü söz konusu olan, fena bir güç değildir. Ancak aday adaylığı kabul edilmezse; yani listelerde yerini alamazsa ya da açıkça seçilmeyeceği sıralarda yer bulursa, ortak gücü paylaştığımız oranda, hepimiz kendimizi kötü hissetmeyecek miyiz? ‘Seçilebilir yer/seçilemez yer’ ayrımını nasıl yapacağı sorusu da bir tuzak olarak önünde durmaktadır. Cevabının, saflarında siyasete katılacağı partisini küçük düşürme, gücünü zayıflatma ihtimali, maalesef ihmal edilemeyecek kadar yüksektir.
Bu aşamada cemiyet başkanlığından istifa etmemiş olması, bence ciddi bir sorun ya da sıkıntıdır. Yasal olup olmadığını sorgulamıyorum. Yasallıkla hukukilik arasındaki farktan da söz etmiyorum.
Eski, olumsuz, aşınmış örnekleri konuşmaya hevesli değilim. Meşruiyeti konuşmaktan, etik değerleri yükseltmeyi tartışmaktan yanayım.
“Siyasete talibim, ancak olmazsa da başkanlığa devam ederim.” hesabı ne kadar yakışık almaktadır? Başarılı olsa da, olmasa da cemiyet başkanlığı, ikinci tercih olarak bir aşağı basamağa, siyasetin yedeği konumuna düşmeyecek midir?
‘Gazetecilerin temsilcisi olma iddiası’ pek yavan durmaktadır doğrusu. Cemiyet başkanı olmak yeterince onurlu bir görevdir. Cemiyet üyeleri arasında, bizi başka platformlarda ve tabii TBMM’de temsil edecek bir başkası yok mudur? Daha önceki başkanın çok eleştirdiğimiz bir tavrı vardı: Cemiyet dışındaki her göreve/geziye/toplantıya kendi giderdi. Yeni başkanın bu teşebbüsü ile eski başkanın o tavrı birbirine benzemiyor mu?
Şimdiki tablo görebildiğim kadarıyla şudur: Başkanımız, mevcut koltukların kendisine yetmediğini düşünmektedir. Siyasete de aşkla, fedakârlıkla, inanarak, uzun bir yolculuk olarak başlayamamıştır. Cemiyetin verdiği güçle (bir kez daha) şansını denemektedir. Tecrübelerim bana göstermektedir ki; siyaset, her alternatifinde karlı çıktığınız çoklu hesaplara izin veren bir yürüyüş değildir. Ve üstelik sadece milletvekilli olarak da yapılmaz.
Kısacası;
Bizi cemiyette bir araya getiren gazetecilik ve yayıncılık ortak paydasıdır. Atilla Sertel de farklı siyasi görüşlere mensup üyelerin başkanıdır. Bence, sivil mücadele ile siyaseti iyi ayırmalıydı. Bir koltuğu gözüne kestirdiyse diğerinden kalkmamayı kendisine yakıştırmamalıydı. Bırakmadığı başkanlığı siyasete payanda yapmamalı, geri dönecekse başkanlığa, ‘politikaya tam teşebbüsten geri dönüşün gölgesi’ ile devam etmemeliydi.
Bilmem ağzımdaki ekşi tadı izah edebildim mi?
Ankara’dan İzmir’e hasret ve muhabbetlerimi sunuyorum.

Ümit Otan: Mış gibi hayatlar bizi bugünlere getirdi. "TÜRKİYE GAZETECİLERİ HAK VE SORUMLULUK BİLDİRGESİ"ni yeni baştan okumaya hatta hatmetmeye ve gereğini yapmaya çağırıyorum. Mesafe sorununu sıfırlarsanız "dimdik" olamazsınız, olunamadığını da hayat gösteriyor.

Ufuk Türkyılmaz: Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı aynı zamanda İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel CHP İzmir 2. Bölgeden milletvekili aday adayı olduğunu ama ne federasyon başkanlığından ne de İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı'ndan istifa etmeyeceğini açıklamış. Ne güzellllll. Yani müsteşarı, valisi, başhekimi, daire başkanları, STK Başkanları, vesaire, vesaire ve vesaire istifa ederken Atilla bey istifa etmiyor. Üstelik ben 'şu partiden aday adayıyım' dedikten sonra. Yani bir başka deyişle tarafsızlığını yitirdikten sonra. Cemiyet üyesi arkadaşlarıma. kardeşlerime, büyüklerime soruyorum lütfen söyleyin etik mi bu? Sindirebiliyor musunuz bunu içinize?
Ordu’da konuşma yapmış Sayın Sertel ‘başkanlığım süresince hangi düşünceden olursa olsun, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun herkese ve bütün kurumlara eşit mesafede davrandım. Bizim duruşumuz diktir, yolumuz doğrudur’ diye. Sayın Sertel bu diklik nasıl bir diklik, nasıl bir doğru yoldur. İnternet medyasına sızan konuşmaların tıklanma rekoru kırıyor. Üstelik yalanlamadın da. Kendini eleştirenlere, yani meslektaşlarına ‘Onlar O…çocukları’ diyorsun. Eşit mesafe, diklik doğru yoldan söz açılmışken Cesur arkadaşımızı da sana bir hatırlatayım. Kendisi işsiz kaldı. Hem federasyon hem de İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak yardımını esirgemeyeceğinden hiç kaygım yok.

Peki Bundan Sonra Ne Olacak?

  Sertel’e gelen eleştirilerin etik ve tarafsızlık yönünde ağır bastığı gözlemlenirken, meslektaşlarının desteğini kaybetmeye başladığı da gözlemleniyor.
Kendisine yapılan bu eleştirilerden sonra Sertel’in nasıl bir adım atacağını bekleyip göreceğiz.

Haber: Pınar Kılıç/Ege'nin Sesi