Bayraklı Mumcu İçin Buluştu

Bayraklı Mumcu için Buluştu

  Bayraklı Halkı, katledilişinin 18. yılında Gazeteci Yazar Uğur Mumcu için bir araya geldi.
Bayraklı Belediyesi tarafından Tepekule Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen anma etkinliğine Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkez yöneticileri, CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak, Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven, Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Tacettin Bayır, Bayraklı İlçe Başkanı Levent Ölçer, Bornova İlçe Başkanı Enver Dündar, Konak İlçe Başkanı Aytekin Tunus, Bayraklı ve İlçe Meclis üyeleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve Bayraklı Halkı hazır bulundu. Katılımın yoğun olduğu anma töreninde izdiham yaşandı.

Başkan Karabağ; “Kurşun eritmeye çağırıyorum”

  Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu için bir araya gelen katılımcılara açılış konuşmasıyla seslendi. Sözlerine “Uğur Mumcu'yu sevenler, Cumhuriyeti ve demokrasiyi sevenler, Hoş geldiniz” diyerek başlayan Başkan Hasan Karabağ, “Uğur Mumcu'yu kaybedeli 18 sene oluyor. Her sene geriye dönüp baktığımızda ben daha çok üzülüyorum. Uğur Mumcu'yu anmak, anlamak, düşüncelerini ve görüşlerini paylaşmak çok güzel. Ancak 'Uğur Mumcu'nun düşünceleriyle ilgili biz hayatımızda ne yaptık' diye hepimiz kendimizi sorgulamalıyız. Türkiye bugün kötü bir noktada. Önümüzde yeşil karta bağlanmış milyonlarca insan, oksijen çadırında bir seçmen kitlesi ve bunları kaybetmemek için oy veren bir seçmen profili bulunuyor. Ve Türkiye Malezya, Libya ve İran gibi bir islam devleti olma yolunda ilerliyor. Birbirimizle uğraşıp, enerjimizi boşa harcıyoruz. Benim için İktidardaki bir Cumhuriyet Halk Partisinin sade bir üyesi olmayı,belediye başkanı olmaya tercih ederim” dedi.
  Belediye Başkanlığı, Milletvekilliği veya Genel Başkanlık gibi kavramların artık önemli olmadığını vurgulayan Karabağ, “Bizler askeri müştereklerde birleşip, küçük hesaplar peşinde koşmamalıyız. Bütün gücümü ve enerjimizi de bu yönde harcamalıyız” diye konuştu. Karabağ, Nazım Hikmet'in “Hava kurşun gibi ağır. Bağır, bağır, bağırıyorum. Koşun kurşun eritmeye çağırıyorum” dizeleriyle sözlerine son verdi.
Sertel; “Ocak ayı gazetecilerin hep içini burktu”
  Başkan Karabağ'ın açılış konuşmasının ardından “Uğur Mumcu ve Türkiye’de Demokrasi” paneline geçildi. Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertel, Silivri Ceza Evi'nde tutuklu bulunan Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'dan gelen mektupları dinleyicilere okudu. Dinleyiciler daha sonra Balbay ve Özkan'ı dakikalarca alkışladı. “Ocak ayı hep gazetecilerin yüreklerini burktu” diyerek sözlerine başlayan Sertel “Metin Göktepe 7 Ocak, Hırant Dink 19 Ocak, Uğur Mumcu 24 Ocak tarihinde öldürüldü. Mumcu araştıran, Türkiye'yi aydınlatmaya çalışan, Kuvayi Milliye ruhuyla Atatürk ilke ve inkılaplarına inanan, yolsuzluk ve mafya baronlarının üzerine korkusuzca giden bir yapıya sahipti. Türkiye'yi aydınlatmaya çalışılan akademisyenler, bilim insanları ve gazetecileri öldürenler, Atatürkçü düşünce sistemini öldürdüklerini sandılar. Artık hiç bir şeyden korkmayan gazetecileri, öldürmek yerine cezaevlerine sokarak önce kendilerini, sonra ruhlarını, cesaretlerini kırmaya çalışıyorlar. Bunu da başaramayacaklar'' dedi.

Batum, “Türk insanı Uğur Mumcu'ya çok şey borçlu”

  Sertel konuşmasının ardından sözü Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum Batum'a verdi. Türkiye'de halen Mumcu'nun yolunda gitmeye çalışan dürüst, onurlu, meslek haysiyetine düşkün gazetecilerin var olduğunu söyleyen Batum, “Türk insanı Uğur Mumcu'ya çok şey borçlu. Türkiye'nin Ankara'dan yönetilmesini istemeyenlerin düğmeye basması sonucu bu ülkede aydınlar katledildi. Türk halkı Osmanlı'dan bu yana tabloya tam olarak bakamıyor. Osmanlı'yı da içindeki yarı aydınlar yıkmıştır. Emperyalist devletler Osmanlı döneminde de kendi hukuk sistemini bu topraklara entegre etmiştir. Bir çok ülkenin hukukun işlemesi, yarı aydınların da desteğiyle Osmanlı'nın sonunu getirdi. Uğur Mumcu, yaşamı boyunca topluma ışık oldu, geleceği aydınlattı. Bugün yaşananların ipuçlarını verdi. Türkiye'de bir kişi bile bugüne kadar tablonun tamamını görmemiştir. Bu, sizin, bizim, herkesin kabahatidir. Siz Türkiye Cumhuriyeti'nde tüm gazetelerin, televizyonların esir alındığına bakmayın. Ülkeyi yönetenler bir yere gittiklerinde 5 bin polis, 3 bin istihbarat görevlisinin desteğiyle oralara çıkıyorlar. Dünyada tüm totaliter rejimlerde kişiler güçlü olduğunu göstermek isterler. Ancak, geçtiğimiz günlerde statta 30 bin kişi o koca koca insanların görüntüsünü bir anda ıslıklarla yerle bir etti. Arkalarına bile bakmadan kaçtılar'' diye belirtti.
Hükümet'in hukukun genleriyle oynadığına dikkat çeken Batum, “AKP adaletinde, hukuk dağıtmaya çalışan adalet mensupları, 'Görmedim, duymadım, bilmiyorum' diyor. Toplumun genleriyle oynadılar. Eskiden aydınları ya öldürüyorlardı ya da işkencelerden geçiriyorlardı. Şimdi yöntem değişti, Silivri'ye atıp sonradan belge bularak bunları suçluyorlar. Ben herşeye rağmen bu mücadeleyi kazanacağımıza, onların kaybedeceğine inanıyorum'' diye konuştu.

Zileli; “Bu tiyatro hiç bitmeyecek”

  Batum'un ardından sözü Cumhuriyet gazetesi Yazarı Ümit Zileli aldı. Mumcu'nun yaşamı boyunca, Türkiye üzerine oynanan oyunları gözler önüne sermeye çalıştığını,yazdığı yolsuzluk, kirli siyaset, tarikat ve cemaat ilişkilerinin sonuçlarının ülkemizde bugün çok net görüldüğünü ifade etti. Zileli, “Ben 33 senedir gazetecilik yapıyorum. Eskiden gururla gazeteciyim derdim, şimdi utançla gazeteciyim diyemiyorum. Korkup, susanlar ve bu günkü sisteme sesini çıkarmayanlar haysiyetsizlerden bin kat daha şerefsizdirler. Senaryosunu başkalarının yazdığı bir tiyatro oyunuyla karşı karşıyayız ve bu oyunun sonu yok. Bu hükümet bu oyunun uygulayıcıları. Çünkü bu kadar zeki değiller” dedi. Panel sonunda Başkan Karabağ, konuşmacılara üzerinde Smyrna'yı hatırlatan bir plaket ve çiçek takdim etti. Vatandaşlarda tel kırmasıyla örülü Türk Bayrağı'nı Batum ve Zileli'ye armağan etti.