AB 2020 stratejisi, bir dizi sorunla baş edecek

AB 2020 stratejisinin ulusal, bölgesel ve Avrupa düzeyinde ekonomik, sosyal, mali ve ekolojik bir dizi sorunla baş etmesi bekleniyor. Ne yazık ki, strateji çok büyük eksiklikler içeriyor. Avrupa'nın AB 2020 stratejisinden tam olarak yararlanması bu eksikliklerin hızlı bir şekilde giderilmesine bağlı

Sevgili Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Türk dostlar, Türkiye’nin en önemli ilerici partisi CHP’nin yeni lideri sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu candan kutluyorum. Türkiye’nin yenilenme sürecine CHP’nin yepyeni bir ivme kazandıracağına eminim. Türkiye’nin AB üyeliği için birlikte çalışacağız. Sayın Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’na seçilmesi Türk siyasetinde yeni bir döneme işaret etmektedir.
Avrupa Sosyalist Partisi PES olarak CHP’yi desteklemeyi sürdüreceğiz. Pek yakında CHP’nin iktidara gelmesini diliyor ve Türkiye’yi ileriye taşıyacak bir hükümet kurmasını destekliyoruz.
PES ve üyesi olan CHP pek çok konuda işbirliği içinde olmaya devam edecek. PES’in tereddütsüz desteklediği Türkiye’nin AB üyeliğine ek olarak, gençlik politikaları, kadın hakları, ekonomik kalkınma, istihdam ve sosyal haklar gibi alanlarda da birlikte çalışacağız. Çağdaş bir toplumun mihenk taşları olan bu alanlarda başarılı olarak güçlü ve adil bir Avrupayı birlikte inşa edeceğiz.
CHP’nin Brüksel’deki AB Temsilciliği’nin bülteninde memnuniyetle okuduğumuz şu satırlarda CHP ile PES’in vizyon birliği son derece iyi ifade edilmektedir:
‘CHP’nin yeni programı Avrupalı ve küresel rekabet gücü yüksek bir ekonomi temelinde, sosyal bir ekonomik düzeni ana hedef olarak tanımlamaktadır. Türkiye’de toplumu kucaklayan teknolojik yenilikçi ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için hedeflerimiz ile AB 2020 Stratejisi uyum içindedir. Ayrıca, Avrupalı sosyal demokratların bu stratejiye yönelik eleştiri ve önerilerinin odaklandığı gençlerin istihdamı, eğitim, mesleki eğitim ve küçük-orta ölçekli işletmelere destek konuları aynı zamanda CHP programının da merkezindedir.
Gerçekten de, AB 2020 Stratejisi’nin daha başarılı olması aynı zamanda Türkiye’nin Avrupa’daki geleceği
açısından da belirleyici bir rol oynayacak. İşte bu düşünceler ışığında sizlerle bu konudaki görüş, eleştiri ve önerilerimi paylaşmak istiyorum.

AB’nin gelecek 10 yılı
“Yıl 2020. 45 yaşındaki Kristin Kuzey Denizi’nde büyük bir rüzgâr çiftliğinde çalışıyor. 10 yıl önce, ekonomik kriz yüzünden işini kaybeden bir metal işçisiydi. Ancak, ülkesinin ulusal hükümetlerinin AB 2020 Stratejisi’ni uygulaması sonucu yenilenebilir enerji sektöründeki işini korudu. Bugün, 2020 yılında iyi bir
ücreti ve istikrarlı bir geleceği var.”

2020’nin eksik hedefleri
Bu geleceğe dair umut boş bir spekülasyon değil. Gelecek 10 yılda AB’nin yaşamlarımızı daha iyi yapacağına dair bir umudum var. Gelecek 10 yılda etki doğuracak politikalar tartışmalarımız ışığında şekillenmekte. Bu politikalar ‘AB 2020 Stratejisi’ olarak anılmaktadır. Bu politikaların istenilen sonuçları yaratıp yaratamayacağı sorgulanabilir. Haziran ayında kabul edilen stratejinin çerçevesi ve bu çerçevenin uygulanacağı ekonomik bağlam düşünüldüğünde iyimser olmak için gerekçelerimiz yetersiz.
AB 2020 stratejisinin ulusal, bölgesel ve Avrupa düzeyinde ekonomik, sosyal, mali ve ekolojik bir dizi sorunla baş etmesi beklenmekte. Ne yazık ki, strateji çok büyük eksiklikler içeriyor. Avrupa’nın
AB 2020 stratejisinden tam olarak yararlanması bu eksikliklerin hızlı bir şekilde giderilmesine bağlı.
Öncelikle, stratejinin hedefleri yeterli siyasi ve finansal kaynaklarla desteklenmiyor. Ekonomik krizle mücadele amacıyla şu ana kadar alınan önlemler uzun dönemli sürdürülebilir bir kavrayıştan yoksun. İnsanlara ve geçerli çözümlere yatırım yapmak yerine hükümetler kamu borçlarını düşürecek sert önlemlere yönelmekteler. Avrupa, tarihinin en önemli ekonomik krizlerinden biriyle baş etmeye çalışmakta. Kriz her gün milyonlarca insanı işsizlikle tehdit ediyor. Kristin gibi insanların işsizlik sorununun içinde debelenmediğinden emin olmak zorundayız.

İstihdam olmadan refah olmaz
Bu krizden kurtuluş yaratılan istihdamla ölçülecek. Krizle gerçekten mücadele edebilmek için bütçe
kesintilerine değil kamu yatırımlarına ihtiyaç duymaktayız. AB 2020 Stratejisi’nin oluşturulduğu mevcut
siyasal ortam, bütçe konsolidasyonuna bağlılığı hedef olarak sunmaktadır. Strateji saptanan hedeflerin başarısını bütçe kısıntısı göstergeleri üzerinden değerlendirdiğinden, ulusal ekonomik programlara yönelik dolaylı ve şiddetli bir baskı uygulanmakta.
Strateji ekonomik krizin iki önemli nedenini saptamak fırsatını gözden kaçırıyor: zayıf bir biçimde düzenlenmiş mali piyasalar ve Avrupa ekonomik politikalarının koordinasyon eksikliği. Avrupa Sosyalist Partisi (PES) daha etkili ve şeffaf bir finansal sektörü yaratacak ve ekonomik olarak zayıf durumda olanların ne kadarının ‘cezalandırılanlar’ listesinde yer aldığıyla ölçülmeyecek bir ekonomi yönetimi tavsiye etmektedir. Buna ek olarak, uygun ekonomik tedbirler olmaksızın Avrupa para politikası yürütmenin yarattığı belirsizliklerin tüm politikacılar farkında olmalı.

Sosyal-Demokrat vizyon
PES olarak, 2020 Stratejisi’nin ekonomik gelişme dışındaki konuları saptamakta yeterince istekli davranmadığını düşünmekteyiz. Neyse ki, muhafazakârlardan gelen dirence rağmen, AB 2020 Stratejisi yoksulluğun azaltılması ve eğitim konusunda hedeflerini korumayı başarmıştır. Ekonomik yönetişim, sosyal ve çevresel politikalarla uyum içinde olmalıdır. Bu alanlar krizin etkilerinin çok büyük oranda hissedildiği alanlardır. Muhafazakarlar bu sorunların çözümünü piyasaya bırakmaktalar. Ancak biz bu yaklaşımının sonucunun artan işsizlik, sosyal dışlanma ve bozulmuş bir sosyal güvenlik sistemi olacağına inanmaktayız.
İşsizlik, üretimin artmaya başlamasından sonra da devam eden ekonomik bir gerileme belirtisidir. Kriz dönemlerinde, yeni işler yaratılmasını aktif bir biçimde desteklemek yoluyla işsizlik artışının önüne geçilebilir. Bu, AB 2020’nin göz ardı ettiği bir gerçektir. Özellikle doğru tedbirlerin alınması durumunda, yeşil ekonomi alanında, çevre dostu konutlardan, yenilenebilir enerji alanında yüksek nitelikli mühendislik işlerine kadar bir dizi yeni iş alanı yaratılabilir.
Örneğin Kristin gibi insanların daha iyi ve adil bir geleceğinin olması için bu tür önlemlere yönelik kamu desteğinin hemen başlaması gerekmektedir. Emeklilik sistemleri, sağlık hizmetleri ve dezavantajlı gruplara yönelik kamu desteği, ulusal bütçeleri vuran kemer sıkma politikalarının sonuçlarından en fazla etkilenen alanlardır.
AB 2020 Stratejisi ve şu anda yürütülmekte olan önlemler Avrupa Sosyal Modeli’ni korumak zorunda. AB Konseyi’nin yoksullukla mücadeleye yönelik vaatlerinin yanısıra, sosyal kapsayıcılık önlemleri uzun dönemli büyüme stratejisinin bir parçasını oluşturamaz. Bu önlemler, tek başına ekonomik gelişmenin insanların refahını garanti ettiğine dair, benim şahsen paylaşmadığım bir düşüncenin iması anlamına da gelmektedir.

Daha somut öneriler ve hedefler
AB 2020 Stratejisi’nin uygulanması sırasında, ulusal programların ‘cezalandırma politikalarına’ dönüşmesinden kaçınmak için akılcı, teknolojik, sürdürülebilir ve sosyal açıdan kapsayıcı niteliklere sahip olan gelecek vizyonumuzu destekleyecek somut öneriler getirmek zorundayız. PES bu konuda ayrıntılı bir çalışma içinde. AB’nin gelecek 10 yılda yurttaşlarına ihtiyaç duyduğu desteği verebilmesi, mali düzenleme ve yeşil ekonomiye odaklı, eşgüdümlü makroekonomik politikalar çerçevesinde, yeni işler yaratılmasını öncelikli hedefi olarak benimsemesine bağlıdır.
Şu anda tarih 2010. 2020 yılında, Kristin ve onun gibi milyonlara, istikrarlı bir iş yaşamı, sosyal olarak daha adil, daha yeşil ve daha girişimci bir ekonomiyi sunacak Avrupa’yı yaratmak için hep birlikte daha çok çalışmalıyız...

Poul Nyrup Rasmussen: Avrupa Sosyalist Partisi (PES) Başkanı