Soyer'den 162 günlük cezaevi notları: 'Hasret 5 Ocak'ta bitecek'
İzmir'de 157 kişinin gözaltına alındığı kooperatif soruşturmasına ilişkin davada tutukluluğuna devam kararı verilen önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, cezaevinde geçirdiği 162 günü anlattığı kapsamlı bir mektup paylaştı.
Şakran’da görülen son duruşmada eski Genel Sekreter Barış Karcı’nın tahliye edildiğini hatırlatan Soyer, yalnızca kendisi ve Heval Savaş Kaya’nın tutuklu yargılandığını vurguladı. Cezaevi koşullarından kişisel deneyimlerine, dayanma yöntemlerinden umut mesajına kadar pek çok ayrıntı paylaşan Soyer, “Yeni yılda yeni umutlarla… Hasret bitecek” ifadeleriyle dikkat çekti.
Soyer şu ifadelere yer verdi;
Değerli dostlar,
9 Aralık Salı günü, tutukluluğumuz 162. Gününde ikinci kez, Şakran’da duruşmadaydık. İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Genel Sekreteri sevgili Barış Karcı tahliye oldu. 157 kişinin gözaltına alınmasıyla başlayan süreçte sadece Heval Savaş Kaya ve ben içeride kaldık. Zahmet edip gelen, yanımızda olan tüm dostlara çok teşekkür ediyorum. Barış Karcı için çok mutlu olduk. Duruşmanın ertelendiği 5 Ocak’ta aynı mutluluğu bizim de yaşayacağımıza inanıyorum.
Bugün, 162 gün boyunca cezaevinde yaşadıklarımdan bazı kesitleri sizinle paylaşacağım.
1 Temmuz 2025 Salı günü sabaha karşı evlerimizden alınmıştık. 3 gece gündüz beton üstüne, güneş görmeden kabus gibi geçen 4 günlük gözaltının ardından tutuklandık. Cuma akşamı verilen tutukluluk kararını mahkemeden önce basından duyduk. 4 Temmuz Cuma gece yarısı Buca Kırklar’da F tipi cezaevine getirildik. Önümüzdeki günlerin bilinmezliğiyle gözaltı sürecindeki çantamla hücreme yerleştim. İçeride sabit bir demir karyola, bir yatak ve temiz bir nevresim takımı vardı. Uykusuz ve berbat geçen 4 günden sonra deliksiz bir uyku beni bekliyordu.
Ertesi sabah uyandığımda hafta sonu olduğu için İdari kadro yoktu. Sorduğum tüm sorulara herkes pazartesi öğrenirsiniz diyordu. Hiç kolumdan çıkarmadığım saatim gözaltındayken alındığı için o iki gün büyük bir boşluğa düşmüş gibiyim. Saatsiz hayat benim için nasıl aktığı bilinmez bir belirsizliğe dönüştü. Her gelen infaz memuruna saati soruyordum. Çok sıkıntılı geçen 2 gün sonunda nihayet pazartesi oldu.
Bir kantin listesi ve haftalık 3.500 tl harcama limitim olduğunu öğrendim. Her pazartesi sabah kantin listesi veriliyor ve aynı gün siparişler teslim ediliyordu. Kantin listesi dediğim tek sayfa bir şey değil, 15-20 sayfalık bir kitapçık. İlk hazırladığım listede birçok eksik vardı, sonraları alıştım. Burada bir süre sonra kantin listesini ezberliyorsunuz ve dilekçe yazmak günlük rutininiz haline geliyor.
Cezaevlerinin kendilerine özgü kuralları ve sıkı bir düzeni var. İlk başta hiç alışamam diyeceğiniz şeyler zamanla rutininiz haline geliyor ve insanın en büyük özelliği olan “alışmak ve adapte olmak” sizi kısa sürede bunlarla uyumlandırıyor.
Mesela cezaevinde bazı renkler yasaklı, kıyafetleriniz o renk olamıyor. Cezaevine infaz koruma memurları ve asker üniformaları ile karıştırılmayacak renkte giysilere izin veriliyor sadece. O nedenle haki ve lacivert kıyafet girişi yok. Üzeri yazılı kıyafetler de yasak. Bu süreçte birçok kıyafetimin bu kurallara uymadığını fark ettik. İlk gün teslim edilen kıyafetlerin bana ulaşması da açık görüş haftası olması dolayısıyla uzunca bir zaman aldı. Bir de genel kıyafet kotası var, 30 parça üzerine çıkamıyorsunuz. Terlik benim için çok önemliydi, neyse ki bir terlik hakkım vardı.
İlk hafta spor yapmak için mat istedim, mat alınmadığı söylendi. Kantin listesine baktık kantin listesinde de yoktu, mat olmadan da sporumu yapmaya devam ettim. Burada yasaklı olan şeylerin birçoğu, bazılarımızın aklına gelmeyecek olsa da; insanın kendine zarar verebileceği veya bunları kullanarak kaçabileceği ihtimaline dayanıyor. Örneğin çamaşır ipi… çamaşır ipiniz kopmadan ve mevcudu teslim etmeden ikincisini alamıyorsunuz. Zaten her şeyin bir kotası var. Kitap kotası ise 20. 20 kitaptan fazlasını hücrede bulunduramıyorsunuz.
İçeriği girdiğim günden itibaren spor yapmak, okumak, yazmak bana en iyi gelen şeyler oldu. 162 günde 64 kitap ve yüzlerce makale okudum. Bir dakikayı bile boşa geçirmemeye çalıştım. Cezaevlerinde kendi defteriniz veya kaleminiz de olamıyor elbette. Her şey gibi onları da kantinden almak zorundasınız. İlk kantin listemle defter ve kalemlerime ulaştığımda çok rahatladım. Hemen yazmaya başladım.
Ancak hücremdeki plastik masa üzerindeki muşamba sürekli koluma yapışıyordu. Kabus gibi başlayan cehennem sıcaklarında sürekli olarak başımdan aşağı akan ter kollarımı da ıslatıyor, muşamba da masaya yapıştırıyordu. Bir türlü rahatça yazamıyordum. Öncelikle ailem masa örtüsü teslim etmek istedi, alamayacaklarını söylediler. Sonraki hafta kantin listesinin her satırına baktım, masa örtüsü yoktu.
Sonunda bir dilekçe yazdım; “masa örtüsünün kantin listesine eklenmesini” talep ettim.
Bunun üzerine Kurul toplandı, müdürler görüştü, aradan haftalar geçti. Bir gün infaz memuru kantin alışverişim içinde bana bir masa örtüsü getirdi. Mavi çiçekli desenli bir masa örtüsü. Talebim kabul olmuştu artık herkes masa örtüsü sipariş edebilecekti. O masa örtüsü benim için dünyadaki en güzel masa örtüsüydü. Tüm hücrem renklenmiş, güzelleşmişti. Hücremin ruhsuz görüntüsü yok olmuş, tüm mekan adeta bir yuvaya dönüşmüştü. O gün masamda yazarken yaşadığım mutluluğu anlatamam.
Haftalar sonra kızım heyecanla yine avukat görüşüne gelip dünkü filmi izlediklerini söyledi. Ben TRT2 21:30 filmlerini izlediğim için onlar da evde saat 21:30 olduğunda TRT2 açıyorlar, birlikte aynı filmi izliyorduk. Birçoğu onlara sıkıcı gelse de o gün izledikleri filmi çok beğenmişler çünkü film Nelson Mandela’nın hayatını anlatıyordu. Hayatı cezaevlerinde geçmiş büyük bir devrimci olan Mandela da bir pantolon için haftalarca uğraşmış. Dilekçeler yazmış. Sonunda ona ve arkadaşlarına pantolonların geldiği an yaşadığı mutluluğu benim masa örtüsü hikayemdeki mutluluğuma benzetmişler. Çok haklılardı. O masa örtüsü de bana umut ve yaşam mutluluğu getirmişti.
Burada küçük şeyler büyük mutluluklar yaratabiliyor. İnsan her şeyi varken unutuyor küçük şeylerin değerini. Cezaevi bütün mahrumiyetleriyle beraber aslında bir okul. Hayatta en az şeyle mutlu olma sanatıyla sınanıyorsunuz. Azla mutlu olmayı öğrenemezseniz hem içerideki hayatınız zehir oluyor, hem de dışarı çıktığınızda her şeyiniz olsa da mutlu olunamayacağını anlıyorsunuz. Böylece hayatta mutlu olmanın çok önemli bir sırrını çözmüş oluyorsunuz.
5 Ocak’ta, duruşma sonrasında “yıldızlı pekiyi” olmasa da sınıfı başarıyla geçmiş olacağımı tahmin ediyorum. Mezun olurken, müfredatı kolaylaştıran tüm infaz memurlarına ve cezaevi yönetimine teşekkür edeceğim. Onlar ki; onur kırıcı, incitici bir davranışlarıyla karşılaşsam içine düşeceğim çaresizliği hiç yaşatmadılar.
Yeni öğrendiklerimin ışığında yeni bir yıl başlayacak. Hasret bitecek.
Yaşadığımdan çok daha az kalan hayatımın son baharında; iyinin, güzelin ve doğrunun değerini daha çok bilecek; yalanla, yanlışla ve kötüyle daha dirençli ve kararlı mücadele edeceğim.
Kaderimin; memleketimin istikbalinden bağımsız olmayacağının bilinciyle, aydınlık bir gelecek için şimdiden daha umutluyum.
Yeni yılda yeni umutlarla,
Sağlıcakla kalın..!
İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu, Koğuş B/63
Buca – Kırıklar
12.12.2025
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Gaziemir Belediyesi’nden öğrencilere ücretsiz eğitim hizmeti
Gaziemir Belediyesi, Destek Eğitim Kursu’nda verdiği hizmetle öğrencilerin lise ve üniversite giriş sınavlarına ücretsiz ve nitelikli eğitimle hazırlanmasını sağlıyor. Belediye Başkanı Ün...
Foça’da “Sivil Katılımı Güçlendirme ve İlk Adım Projesi” Tamamlanıyor
Pi Gençlik Derneği ve Foça Belediyesi ortaklığında yürütülen “Sivil Katılımı Güçlendirme ve İlk Adım Projesi”, 15 Aralık 2025 tarihinde MW Phokia Beach & Resort’ta düzenlenecek kapanış to...
İzmir Büyükşehir Belediyesi Korosu "Sonbahar Şarkıları"yla yüreklere dokundu
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde sahne alan İzmir Büyükşehir Belediyesi Klasik Türk Müziği Korosu, "Sonbahar Şarkıları" konseriyle İzmirliler ile buluştu.
Menemen’den bir örnek hizmet daha
Menemen'de bebekli anneler, pratik ve faydalı yeni bir hizmete kavuşacak. İyi ki doğdun bebek paketinden başlamak üzere, anne bilgilendirme eğitimleri, çocuk oyun evleri ve Türkiye'nin en...
Ege Üniversitesi Ebelik alanındaki tecrübesini Türk Devletleri Teşkilatına Üye Ülkelere aktarıyor
Ege Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Esin Çeber Turfan ve beraberindeki heyet, Azerbaycan Sağlık Bakanlığı’nın desteği ve 2 No’lu Bakü Baza Tıp Koleji’nin organiz...
Türkmen: Kararlılıkla Devam Edeceğiz
Kemalpaşa Belediyesi Zabıta Müdürlüğü, yıl boyunca ilçe genelinde işletmelerin mevzuata uygunluğunu sağlamak, tüketici haklarını korumak ve kamu düzenini güçlendirmek amacıyla kapsamlı bi...
İzmir Oda Orkestrası dünyaca ünlü klarnetçi Barragán ile sahne aldı
İzmir Oda Orkestrası farklı disiplinlerden sanatçılar ve zengin bir repertuvarı kent sakinleriyle buluşturmaya devam ediyor. Orkestra son olarak dünyaca ünlü klarnet sanatçısı Pablo Barra...
Başkan Eşki’den İnönü Mahallesi Pazaryeri’nde denetim ve esnaf buluşması
Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, İnönü Mahallesi Pazaryeri'nde muhtar, esnaf ve vatandaşlarla bir araya gelerek hem talepleri dinledi hem de pazardaki düzen ve temizlik kurallarına yön...
İzmir'de DAEŞ'ın kasasına baskın!
"Cumhuriyet Başsavcılıklarımız ile Jandarma Genel Komutanlığı TEM Daire Başkanlığımız koordinesinde, İl Jandarma Komutanlıklarınca, Adana, Aksaray, Antalya, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Diy...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Ata Demirer'den Özge Borak açıklaması
Komedyen ve oyuncu Ata Demirer, 'Eyyvah Eyvah' film serisinin bitme nedeninin eski eşi Özge Borak ile ilgisinin olmadığını söyledi.
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Kafein faydalı mı zararlı mı?
Kahve, çay, enerji içecekleri, asitli içecekler, çikolata… Hepsi çok fazla tüketiliyor. Dolayısıyla kafein hayatımızın tam ortasında… Bu uyarıcı maddenin enerjiyi ve zihinsel performansı iyileştirmeye yardımcı olabileceğine dair çalışmalar var.





Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.